Sorun Sen Değilsin: Ağırlık Damgalamasını Anlamak
- mercambaz
- 19 Haz
- 1 dakikada okunur
Hiç sırf kilonla ilgili yorum alma fikri yüzünden doktora/diyetisyene gitmekten vazgeçtiğin oldu mu? Ya da dışarıda yemek siparişi verirken ne seçeceğini çevrendekilere göre değiştirdiğin? Bu gibi anlar küçük gibi görünebilir, ama aslında bize çok şey hissettirir. Bu duyguların çoğu ağırlık damgalamasının sonucudur.
Ağırlık damgalaması, kişinin beden ölçüsüne göre yargılanması, etiketlenmesi veya dışlanmasıdır. Üstelik bu yalnızca sosyal medyada ya da toplum içinde değil; sağlık sisteminde, iş yerinde ya da alışverişte bile karşımıza çıkabilir.
Ve bilmelisin ki: sorun sende değil.
Toplum, büyük bedenleri hâlâ kontrolsüzlükle, tembellikle ya da sağlık problemleriyle özdeşleştiriyor. Oysa gerçek şu ki: sağlık tek boyutlu değildir. Sadece dış görünüşle ölçülemez. Sürekli kilo verme baskısı, kişiyi sadece stres altına sokmakla kalmaz; aynı zamanda bedeninden uzaklaştırır, suçluluk ve utanç döngüsünü besler.
Ağırlık Damgalaması Bizi Nasıl Etkiler?
Sürekli eleştirilme korkusu kaygıyı ve düşük benlik algısını besler.
Sağlık hizmetlerinden uzaklaşmana ya da sağlık profesyonellerine güven duymamana neden olabilir.
Yeme davranışında suçluluk yaratır, aşırı yeme ve kısıtlama döngüsüne sürükleyebilir.
Ve tüm bunlar bir “eksiklik” değil, dışarıdan gelen baskılara karşı verilen doğal tepkilerdir.
Başka Bir Yol Mümkün
Beslenme sadece bedenini küçültmek için değil; bedeninle yeniden bağ kurmak, ona iyi bakmak için de var. Bu yaklaşım şunları amaçlar:
Enerjini, ruh halini ve genel sağlığını desteklemek
Açlık ve tokluk sinyallerini yeniden duyabilmek
Yemekle suçluluk yerine denge kurmak
Hangi bedende olursan ol, saygıyla karşılanmak
Benim danışmanlık yaklaşımım da bu doğrultuda: kapsayıcı, şefkatli ve bireyin ihtiyaçlarına duyarlı. Eğer sen de benzer bir yoldan geçiyorsan ya da artık farklı bir şey denemek istiyorsan, bu alan tam sana göre olabilir.
Yorumlar